"Engelliler için ne yapabiliriz?...? Son zamanların,
bana da yöneltilen en popüler sorularından. 3 Aralık da yaklaşıyor.
Dolayısıyla, bu soruya cevaben geliştirilmiş projelerle, yapılmış
organizasyonlarla ilgili tanıtım / reklamların yoğunlaşacağı günler bizi
bekliyor.
Yaşam dediğimiz şey de bir bakıma soru sormak ve bu sorulara
cevap aramakla şekillenen bir süreç. Başka bir deyişle, yapıp ettiğimiz her
şey, öncesinde peydah olan sorulara arayıp bulduğumuz cevaplar. Buradan
hareketle, soruyu bir temel, cevabı da onun üzerine inşa edilen bir bina olarak
tasavvur edebiliriz.
Nasıl ki bir binanın sağlamlığı açısından, temel önemli
ancak binaya bakanlar tarafından çoğunlukla değerlendirmeye tabi tutulmayan bir
bileşense; yapıp ettiklerimizin arkasındaki sorular da, onları izleyenlerce
çoğu zaman umursanmıyor.
Dönelim şimdi baştaki sorumuza...
Ceavaplar ne kadar kendinden emin ve iyi sunulmuş olursa
olsun, soru sağlam ve doğru olmadıktan sonra bunun pek kıymet’i harbiyesi yok.
İlk depremde, kriz anında yani, bu soruya verilen cevapların altında kalmamamız
için “Engelliler için ne yapabiliriz?” sorusuna daha yakından bakmamızda fayda
var.
Engelliler sözüyle işaret edilenler kim ya da kimler? Görme
engelli, işitme engelli, ortopedik engelli gibi tamlamalara bakılırsa, engelliler
derken, çeşitli alanlardaki yetilerini yitirmiş kimselere işaret ediliyor. İçin
ifadesiyle de, yardım etmekten bahsedildiğini anlıyoruz. Hasılı, soruyu
yakından incelemeye kalkıp büyüttüğümüzde gördüğümüz sonuç şu: Çeşitli
alanlardaki yetilerini yitirmiş insanlara yardım etmek için ne yapabiliriz?
Oysa, engelli ifadesiyle işaret edilen kişiler, hiç sahip
olmadıkları ya da sonradan yitirmiş oldukları yetilere dayanarak değil, söz
konusu yeti olmaksızın, sahip oldukları başka yetilere dayanarak yaşamak
durumunda olan insanlar. Bir kişiyi, sahip olmadığı bir yetiyi öne çıkararak
tanıtmanın, iyi bir müzisyeni tanıtırken onun resim yapamadığını söylemekten, iyi
bir romancıdan bahsederken onun müzikten hiç anlamadığını dile getirmekten ne
farkı var peki?
Bu tespit ışığında, sorumuzun yeni haline bakalım: Farklı
yetilere sahip kişilere yardım etmek için ne yapabiliriz? Sorunun bu halinde,
kulak tırmalayan bir şeyler olduğunu fark edeceksiniz. Farklı yetilere sahip
olan kişilerin neden yardıma ihtiyacı olsun ki? Elbette, herkesin yardıma
ihtiyaç duyduğu zamanlar ve durumlar olabilir. Ama, farklı yetilere sahip
olmanın kendisi, yardıma gerekçe yapılabilecek bir durum değil en azından.
Görülüyor ki, onca zaman ve emek harcanarak üretilmiş
cevapların arkasındaki soru, pek sağlam ve doğru değil. Öte yandan, farklı yetilere
sahip insanları da memnun edecek başka sorular sormamız mümkün.
Erişilebilirlik kavramı bu noktada karşımıza çıkıyor. Yapıp
ettiğimiz şeylerin, mümkün olduğunca fazla kişiye ulaşmasını önemsiyorsak, erişilebilirlik,
gözetmemiz gereken önemli bir kriter. Anlamı şu: Bir mekan, eser, durum, organizasyon,
ürün veya hizmetin, farklı özelliklere, yetilere sahip olan, farklı araçlar kullanan
kişileri göz önünde bulundurarak tasarlanması, düzenlenmesi, dağıtılması veya
sunulması.
Sözün özü, sormamız gereken doğru soru şu:
Yapıp ettiklerimizin, farklı yetilere sahip olan insanlara
ulaşması için ne yapmalı, nasıl yapmalıyız?
Konuyu, sakatlık ve bilişim özelinde benzer bir yaklaşımla
ele aldığım başka bir metin okumak isterseniz şuraya bakabilirsiniz:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder